CHP’li Yavuzyılmaz: Nükleer Santral bir ihtiyaç değildir

“`html

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz Sinop’ta Nükleer Santral İncelemesi Yaptı

CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, CHP Sinop İl Danışma Meclisi toplantısı için geldiği Sinop’ta Nükleer Güç Santrali (NGS) kurulumu planlanan İnceburun bölgesinde incelemelerde bulundu. Yavuzyılmaz’a, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, Ayancık Belediye Başkanı Hayrettin Kaya, CHP Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, CHP Sinop Merkez İlçe Başkanı Samet Bayrak, partililer ve Sinop Nükleer Karşıtları Platformu üyeleri eşlik ettiler.

Nükleer Santral sahasında detaylı incelemelerde bulunan Yavuzyılmaz, “Bugün Sinop’dayız. Türkiye’nin en kuzey noktasında bulunan İnceburun Yarımadası’nda Sinop Nükleer Santrali kurulumu için yaşanan doğa katliamına tanıklık ediyoruz. Bu bölgenin sahip olduğu eşsiz doğal güzelliklerin, planlanan Nükleer Güç Santrali ile büyük bir risk altına girdiğini görmekteyiz,” dedi.

“Sinop Nükleer Güç Santrali süreci çerçevesinde ilk etapta Japonya ile görüşmeler gerçekleştirildi. Ancak Japonya sürecin dışına çıkarak, günümüzde nükleer güç santrali kurulması için Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve dolayısıyla Güney Kore ile müzakereler yapıldığını biliyoruz. Bu güzel doğa cennetinde yaklaşık 2 milyon ağacın kesildiğini ve bu ormanlarda yaşayan hayvanların yuvasız kaldığını biliyoruz,” şeklinde konuştu.

“Burada yapılacak Nükleer Güç Santrali, ihtiyaç duyduğu suyu Karadeniz’den ve yer altı sularından temin etmeyi planlıyor. Bu, bölgenin ikliminin bile değişmesine neden olacak geri dönüşü olmayan bir yolda ilerlemesi demektir,” ifadelerini kullandı.

‘Rusya, Bölgede Kalıcı Olmak İstiyor’

Yavuzyılmaz, Nükleer Santralin bahane olduğunu belirterek, asıl hedefin Rusya’nın Türkiye topraklarında bir üs edinme arzusu olduğunu vurguladı. “Burada, Nükleer Güç Santrali yapmak isteyen ülkelerin niyetlerinin farkındayız. Bizim bastığımız topraklar Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarıdır. Ancak Rusya, bu nükleer santrali bir bahane olarak kullanarak bölgeye yerleşmek istemektedir,” dedi.

“Yaklaşık 25 milyar dolar harcayarak bir Nükleer Güç Santrali inşa edeceği söylenen Rusya, burada radar sistemi kurabilir, liman inşa edebilir ve sivil ve askeri gemilerinin ihtiyaçlarını bu limanlardan karşılayabilir,” diye ekledi.

‘Bu Topraklar Asla Verilmemeli’

Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye’nin Nükleer Güç Santrali tehdidinden uzak durması gerektiğini vurguladı: “Türkiye topraklarına böyle tesislerin kurulması için teklif sunan ülkelerin bu topraklara ulaşmasına izin verilmemelidir. AK Parti sonrası dönemi de kapsayan, 50, 70 ya da 100 yıl süresince geçerli olacak sözleşmeler imzalanmamalıdır,” ifadesinde bulundu.

“Gerçek vatanseverlik, Türkiye’nin enerjisini yerli ve milli kaynaklarla, özellikle de yenilenebilir enerji ile elde etmesi ve aynı zamanda doğa güzelliklerini koruyarak kalkınmayı sağlamasıdır. CHP olarak, Türkiye’nin kalkınmasını yerli ve milli kaynaklarla sağlamalıyız,” şeklinde konuştu.

“Sinop’ta gördüğümüz gibi 2 milyon ağacın kesilmesi, hayvanların yerlerinden edilmesi, bazıların razı kalması ve ileride deniz suyu ve yer altı sularının faaliyete girmesi sadece hayvanları değil, Sinop halkını da yaşanmaz bir duruma sokacaktır. Bu nedenle önlem almak şarttır,” dedi.

“AK Parti, 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi bir nükleer felaket karşısında da gereken tedbiri alamayacak. Bu felaketin etkileri sadece Sinop’la sınırlı olmayıp, tüm Anadolu’yu kapsamaya potansiyeline sahiptir,” şeklinde uyarıda bulundu.

‘Bu Bir İhale Değil, Soygun’

Sinop’un Boyabat ilçesinde Cengiz Holding’e ihale edilen maden sahası üzerine de konuşan Yavuzyılmaz, “Bu yalnızca bir ihale değil, tam anlamıyla bir soygun ve peşkeş. İhale kazanan şirket, buradaki maden sahasını başkasına devredebilir ve bu durum engellenemez,” ifadelerini kullandı.

“Eğer iktidar değişikliği olursa, bu şirketin maden rezervini kolayca bir başka şirkete satmasına engel yok. Yani hiç bir emek harcamadan, örneğin 456 milyar liralık bir rezervi 100 milyar liraya satma durumu söz konusu olabilir,” şeklinde altını çizdi.

Deniz Yavuzyılmaz, Boyabat bakır maden sahası ile ilgili 15 Ekim’de yapılan ihalenin sonuçlarına dikkat çekerek, “İhale şartnamesi incelendiğinde, izabe tesisinin olması gerektiği görülüyor. İzabe tesisinin devri, bu alanda önemli bir yatırım gerektiriyor. Bu durum Cengiz Holding’in diğer rakiplerinden bir adım önde olmasını sağlıyor,” dedi.

“Türkiye’deki tek izabe tesisine sahip olan Cengiz Holding, özelleştirme yoluyla bu tesisi devraldı ve ardından yapılan ihalere ipotek koyarak kendi avantajını arttırıyor. İhalelerde tek bir şirketin eline geçme durumu söz konusu,” ifadelerini kullandı.

“Boyabat bakır maden sahasındaki rezerv miktarı ise MTA raporlarına göre 79 milyon 800 bin ton. Bu rezervin değeri 13 milyar 335 milyon dolar ama ihale sonucunda kazanan şirket sadece 3 milyar 686 milyon lira kazanmış durumda. Yani aradaki fark 123 kat,” diyerek dikkat çekti.

‘Gelecekte Türkiye’nin Geçmişine Dönüş Olabilir’

Deniz Yavuzyılmaz, Cengiz Holding’e verilen bu ihale sonucunun Türkiye’nin gelecekte başını ağrıtabileceğine ve AKP’nin kendi finansmanını bu yöntemle sağladığına dikkat çekti. “Bu maden sahası, bütün rezervleriyle bir şirkete devredilmiş durumda. Zamanla bu durum Türkiye’yi sorunlarla karşı karşıya getirebilir,” dedi.

“Uluslararası mahkemelerin duruma dahil olması da söz konusu. Bu durum, devletimize hukuki yükümlülükler doğurabilir. AKP, yarattığı kâr garantileri ile yandaş şirketlere güvence veriyor. Ancak doğa, insanların yaşam hakkı ve milli servet göz ardı ediliyor,” diyerek sözlerini tamamladı.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir